Ana içeriğe atla

MEDİNE SÖZLEŞMESİ

Medine antlaşmasının amacı nedir?
Antlaşma Hz Muhammed, Yahudiler, Müslümanlar, Paganlar ve şehrin ileri gelen aileleri ile kabilelerini içermekteydi. Medine'de bulunan Hazrec ve Evs kabileleri arasında yaşanan iç çatışmalara son vermek için, şehirde yaşayan Yahudi, Müslüman ve Pagan topluluklarını Ümmet adlı tek çatı altında toplayarak, her birine sorumluluk ve payları verilmiştir. Antlaşmanın düzenlenme amacı hangi dine mensup olursa olsun, şehirde bulunan toplulukların özgürce ve huzur içerisinde yaşamasını sağlamaktır.
Medine sözleşmesinin önemli maddeleri nelerdir?
  • Müslüman ve Yahudi topluluklar barış içerisinde yaşayacaklardı.
  • Şehrin dışından gelen saldırılarda, hep birlik olunacak ve şehir savunması birlikte yapılacaktır.
  • Yahudiler dinlerinde serbest olacaktır.
  • İki taraftan birinin, üçüncü bir tarafla olan anlaşmazlığında diğer taraf yanında yer alacaktır.
  • Yahudiler ve Müslümanlar arasında olacak anlaşmazlıklarda, Hz Muhammed hakem olarak kabul edilecektir.
  • Her topluluk kendine ait bölgeden sorumlu olacaktır.
  • Çıkacak bütün anlaşmazlıklar Allah'a ve Resul'üne sunulacaktır. 
Medine Sözleşmesi
Medine sözleşmesinin içeriğinde bulunan konular nelerdir?
Antlaşmanın çoğu maddesi herkese eşit olarak adalet sağlanmasını öngörüyordu. Bu anayasa herkese adalet götürme, adli işlerin idare edilmesi konularında devrim yapmıştır.

Adalette yetkiler kişilerden alınarak, merkezi idareye bağlanmıştır. Artık kabileler içinde suçlular cezalandırılmayacak, her şey merkezi idarenin elinde olacaktır. Suçlular ve mağdurlar merkezi idare tarafından değerlendirilecekti. Bütün mümin kişiler suç işleyenlere karşı, merkezi idareye yardım etmekle mükellef kılınmıştır. Yahudilerin topluluğa girme nedeni de, zaten herkesin eşit muamele görmesidir. Artık kabile reislerinin otoritesi alınmış, merkezi idare kişilerde adaletin olduğu duygusunu uyandırmıştır.

Suçun şahsiliği:
 Antlaşmada suçun şahsiliği konusunda vurgular yapılmış, hiçbir günah başkasına yüklenemez denilmiştir.
Sigorta:
 Antlaşma savaşta esir düşenlerin, ölüm ya da yaralama hallerinde diyet ödeyebilmek için, sigorta kurumu olmasını öngörmüştür. Artık Müslümanlar kendi aralarında değil, kabileler arasında da, paylaşım kabul edilmiştir. 
Vatandaşlık ve savunma: Antlaşma din, dil ve ırk gözetmeksizin herkesi eşit bir şekilde vatandaş olarak kabul etmiştir. Savaş durumunda herkesin kendi giderini karşılaması gerektiği kabul edilmiştir.
Medine şehrinin sınırları:
 Antlaşmadan önce dağınık bir yerleşimin olması sebebiyle, şehrin sınırları belirlenmiştir. Medine merkezin ve ovasının sınırları bu şekilde belirlenmiştir.
Din özgürlüğü ve takva: Antlaşma herkese din özgürlüğünü getirmiştir. Yahudilerin kendi dinlerine göre muhakeme edilebilmesinin önü açılmıştır. Bazı maddelerde ise, Allah korkusu ve toplum hayatındaki rolü üzerinde durulmuştur. Takvanın adaletin temeli olduğu konusu üzerinde açık ifadeler konmuştur. Takvanın en üstü kanunlara itaat etmektir, denmiştir. 
Müslümanlarla ilgili maddeler: Antlaşma Müslümanların birbirlerine yardımcı olmakla mükellef olduğunu ifade etmektedir. Müminlerin kardeşliğine değinilmiş, müminlerin suçluları korumaması gerektiği belirtilmiştir.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

MUSEVEİLİK NEDİR? MUSEVİLİK HAKKINDA KISA BİLGİ

MUSEVEİLİK NEDİR? MUSEVİLİK HAKKINDA KISA BİLGİ Allah'ın İsrailoğulları'na Musa Peygamber aracılığıyla bildirdiği din kurallarının bütünü. Tektanrıcı büyük dinlerin en eskisi Musevîliktir. Bu dine inanlara Yahudi denir. İsrailoğulları Milattan 2 bin yıl önce Filistin'e yerleşmişlerdi. Birkaç kabileye ayrıldılar. Bunlardan Yahuda kabilesi sonradan ülkenin bütününü egemenliği altına aldı. Bu kabilenin adından türeyen Yahudilik ve Yahudi sözcükleri, sonradan Musevîlik ve Musevi sözcükleriyle karşılandı.  Musevilik Musevilik  Allah'ın İsrailoğulları'na Hz. Musa aracılığıyla bildirdiği din kurallarının bütünü. Tektanrıcı büyük dinlerin en eskisi Museviliktir. Bu dine inanlara Yahudi denir.  İsrailoğulları Milattan 2 bin yıl önce Filistin'e yerleşmişlerdi. Birkaç kabileye ayrıldılar. Bunlardan Yahuda kabilesi sonradan ülkenin bütününü egemenliği altına aldı. Bu kabilenin adından türeyen Yahudilik ve Yahudi sözcükleri, sonradan Musevilik ve Musevi sözcükleriyl

HZ MUHAMMED KİMDİR? HAKKINDA DETAYLI BİLGİLER

HZ MUHAMMED'İN  (S.A.V.)  HAKKINDA Hz. Muhammed (s.a.v.)  Fil Vak‘ası ’ndan 50 veya 55 gün sonra 20 Nisan 571 Pazartesi günü (et-Taķvîmü’l-Arabî, s. 33-44) Adnânîler’in ana yurdu kabul edilen Mekke’de dünyaya geldi. Doğumundan iki ay evvel babası, altı yaşındayken de annesi vefât etti. PEYGAMBER EFENDİMİZ’İN ÇOCUKLUĞU Annesi vefat ettikten sonra Hz. Muhammed’i (s.a.v.) dedesi Abdülmuttalib himaye etti. Abdülmuttalib, Hz. Muhammed’e (s.a.v.) gereken ihtimamı gösterdi. Yanından hiç ayırmadı, ona baba şefkati ve sevgisinin eksikliğini hissettirmedi. Abdülmuttalib ölümünden önce, sekiz yaşında olan Hz. Muhammed’in (s.a.v.) bakımını oğlu Ebû Tâlib’e vasiyet etti. Ebû Tâlib, Hz. Muhammed’i (s.a.v.) çocuklarından daha fazla sevdi, onun uğurlu olduğuna inandı ve iyi yetişmesi için gayret sarfetti.  Hz. Peygamber’in ikinci annem dediği hanımı Fâtıma bint Esed (r.anha)  de ona kendi çocuklarından daha çok alâka gösterdi. Ebû Tâlib nübüvvetten sonra da yeğeninin yanında yer aldı v

KUREYŞ KABİLESİ NEDİR? KUREYŞ KABİLESİNE NE OLDU?

KUREYŞ KABİLESİ NEDİR? Hz. Muhammed’in üyesi olduğu Arap kabilesidir. Bir yoruma göre Kureyş adı “köpekbalığı” anlamındaki kıreften türemiş, çok güçlü bir kişi olduğu için Fihr bin Malik’e san olarak verilmiş ve soyu bu adla anılmıştır. Bir başka yoruma göre “birleştirmek”, “toplamak” anlamına gelen /çarktan türemiş, dağınık durumdaki kabileyi bir araya getirdiği için Fihr’in torunlarından Kusay bin Kilab’a san olarak verilmiş, daha sonra bütün Fihr soyu bu adla anılmıştır. Üçüncü bir yoruma göre ise “ticaret ve kazanç” anlamındaki tekarruş’ tan türeyen Kureyş, ticaretle uğraştıkları için kabileye ad olarak verilmiştir. Kabilenin atası Fihr bin Malik’in soyu Hz. İsmail’in torunlarından Adnan’a bağlanır. Bu soy Galib, Lüey, Kaab, Mürre, Kilab, Kusay, Abdi Menaf, Haşim, Abdulmuttalib ve Abdullah zinciriyle de Hz. Muhammed’e ulaşır. Haşim’den başlayarak Haşimiler ola­rak anılan bu koldan başka Fihr soyundan daha birçok kabile sürmüştür. Bunların en ünlüleri, Kaab’m Huseys ve Adiy adl