Ana içeriğe atla

KADI İYÂS HAZRETLERİ

KADI İYÂS HAZRETLERİ

Kadı İyâs Hazretleri
Hazreti İyâs b. Kurrehin dedesi; Resûlullah efendimizle görüşmüştür…
İyâs (rh.a.) belâgat ve fesahatte, en yüksek derecedeydi. Firâset ve zekâsı ise erişilmezdi…
Bu sebeple Emevî Halifesi, Ömer b. Abdülaziz (rh.a.) Irak’taki vekiline emretti ki: “İyâs ile el-Hıraşı hazretierini, yanına çağır. Hangisi daha ehil ise; onu ‘kadı’ tâyin et…”
Vekil ikisini de, huzûra da’vet etti. Meseleyi ve halîfenin emrini bildirdi. İkisi de ehliyetli ve münâsib idiler. Bu sebeble vekil tereddüt içindeydi, onun bu tereddütünü gören Hazreti İyâs dedi ki: “Efendim!.. Bizi devrimizin en büyük âlimleri olan; Hasan-ı Basrî ile Muhammed Şîrîn hazretlerine sorun! Hangimizi tercih ederlerse, görevi ona verirsiniz.”
Vekil bu fikri, çok beğendi. Onlara haberci gönderirken, Hazreti d-Hıraşî söz istedi ve: “Vallâhi, O büyük zâtları rahat­sız etmeye lüzûm yok. Çünkü kardeşim İyâs, benden daha âlimdir. Ve benden daha iyi, hüküm verebilir” dedi. Vekîl ge­ne de, tereddüt ediyordu: “Doğru söylediğini nereden bile­lim?” diye sordu. Hırâşî (rh. a.) şöyle buyurdu: “Eğer sözlerim doğruysa, dinlemek gerek… Yok doğru söylemiyorsam; bir yalancının ‘kadı’ yapılması da doğru olmaz!” O zaman Ömer b. Abdülaziz’in vekîli ellerini açarak: “Görüyorsun ki, Ey İyâsL. Kadılık sana düşüyor!” dedi ve görevi ona tevdî etti…
Hazreti İyâs bu vazifeyi hakkıyla yerine getirmeye çalıştı. Bizzat demiştir ki: “Ben insanlarla konuşurken, aklımın yansı­nı kullanırım! Ama aralarında anlaşmazlık bulunan, iki kişinin muhakemesine bakarken; bütün aklımı kullanır ve olanca dik­katimi, mes’ele üzerine toplarım!”

Firâseti
Hazreti İyâs duydu ki bir yahûdi, müslümanlarla alay ediyor­muş! Diyormuş ki: “Bu müslümanlar da ne kadar akılsız şey­ler!… Sözde cennetlik olanlar yiyecek, içecek; fakat abdest bozmaya gitmeyeceklermiş… Ne saçma bir iddiâ!..”
Hazreti îyâs onu çağmp, sordu: “Ey Yahûdi!.. Sen her ye­mekten sonra, abdest bozmaya çıkıyor musun?”
“Hayır!.. Bâzı yediklerim gıda oluyor!”
“İşte Cennetteki bütün yemekleri de, Allalü teâlâ gıdâ yapı­yor! O herşeye, kaadir (muktedir) değil midir?”
Yahûdi cevap veremeyip sustu!…
Hazreti İyâs, bir yere uğramıştı. Dedi ki: “Yabancı bir kö­pek sesi duyuyorum!” Oradakiler taaccüple (hayretle) sordu­lar*. “Nereden biliyorsunuz, Üstâd?”
“Çünkü kelplerin biri alçak sesle; diğerleri yüksek sesle uluyorlar!”
O zaman araştırıp, gördüler ki! Yabancı bir köpeği bağla­mışlar. Mahallenin köpekleri de, onun etrafında dönüp havlı­yorlar!
Birgün de Vâsıt şehrine gitti…. Düz ve geniş bir sahada, bu­lunuyorlardı!…. Orada, bir kiremit gördü ve: “Herhâlde şu ki­remit altında, bir hayvan olsa gerek!” Kiremiti kaldırıp bakınca; altında yatan küçücük bir yılan gördüler!
“Yâ Kadı!… Bunu nasıl anladınız?”
“Çünkü bütün sahada; yalnız o kiremitin altı ıslaktı! Bu se­beple orada bir hayvan olacağını anladım.”
Hazreti İyâs’m firâsetine dâir, daha pek çok vak’a rivayet olunur. Hâttâ meşhur edebiyatçı Hariri meşhur eseri Makamatta şöyle yazar: “Ben o kadar zekî ve keskin görüşlüyüm ki, zekâ ve firâsetim; Hazreti İyâs ayarındadır!”
Allahü teâlâ; mü’minin fırâsetini hepimize nasîb etsin, âmin

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

MUSEVEİLİK NEDİR? MUSEVİLİK HAKKINDA KISA BİLGİ

MUSEVEİLİK NEDİR? MUSEVİLİK HAKKINDA KISA BİLGİ Allah'ın İsrailoğulları'na Musa Peygamber aracılığıyla bildirdiği din kurallarının bütünü. Tektanrıcı büyük dinlerin en eskisi Musevîliktir. Bu dine inanlara Yahudi denir. İsrailoğulları Milattan 2 bin yıl önce Filistin'e yerleşmişlerdi. Birkaç kabileye ayrıldılar. Bunlardan Yahuda kabilesi sonradan ülkenin bütününü egemenliği altına aldı. Bu kabilenin adından türeyen Yahudilik ve Yahudi sözcükleri, sonradan Musevîlik ve Musevi sözcükleriyle karşılandı.  Musevilik Musevilik  Allah'ın İsrailoğulları'na Hz. Musa aracılığıyla bildirdiği din kurallarının bütünü. Tektanrıcı büyük dinlerin en eskisi Museviliktir. Bu dine inanlara Yahudi denir.  İsrailoğulları Milattan 2 bin yıl önce Filistin'e yerleşmişlerdi. Birkaç kabileye ayrıldılar. Bunlardan Yahuda kabilesi sonradan ülkenin bütününü egemenliği altına aldı. Bu kabilenin adından türeyen Yahudilik ve Yahudi sözcükleri, sonradan Musevilik ve Musevi sözcükleriyl

HZ MUHAMMED KİMDİR? HAKKINDA DETAYLI BİLGİLER

HZ MUHAMMED'İN  (S.A.V.)  HAKKINDA Hz. Muhammed (s.a.v.)  Fil Vak‘ası ’ndan 50 veya 55 gün sonra 20 Nisan 571 Pazartesi günü (et-Taķvîmü’l-Arabî, s. 33-44) Adnânîler’in ana yurdu kabul edilen Mekke’de dünyaya geldi. Doğumundan iki ay evvel babası, altı yaşındayken de annesi vefât etti. PEYGAMBER EFENDİMİZ’İN ÇOCUKLUĞU Annesi vefat ettikten sonra Hz. Muhammed’i (s.a.v.) dedesi Abdülmuttalib himaye etti. Abdülmuttalib, Hz. Muhammed’e (s.a.v.) gereken ihtimamı gösterdi. Yanından hiç ayırmadı, ona baba şefkati ve sevgisinin eksikliğini hissettirmedi. Abdülmuttalib ölümünden önce, sekiz yaşında olan Hz. Muhammed’in (s.a.v.) bakımını oğlu Ebû Tâlib’e vasiyet etti. Ebû Tâlib, Hz. Muhammed’i (s.a.v.) çocuklarından daha fazla sevdi, onun uğurlu olduğuna inandı ve iyi yetişmesi için gayret sarfetti.  Hz. Peygamber’in ikinci annem dediği hanımı Fâtıma bint Esed (r.anha)  de ona kendi çocuklarından daha çok alâka gösterdi. Ebû Tâlib nübüvvetten sonra da yeğeninin yanında yer aldı v

KUREYŞ KABİLESİ NEDİR? KUREYŞ KABİLESİNE NE OLDU?

KUREYŞ KABİLESİ NEDİR? Hz. Muhammed’in üyesi olduğu Arap kabilesidir. Bir yoruma göre Kureyş adı “köpekbalığı” anlamındaki kıreften türemiş, çok güçlü bir kişi olduğu için Fihr bin Malik’e san olarak verilmiş ve soyu bu adla anılmıştır. Bir başka yoruma göre “birleştirmek”, “toplamak” anlamına gelen /çarktan türemiş, dağınık durumdaki kabileyi bir araya getirdiği için Fihr’in torunlarından Kusay bin Kilab’a san olarak verilmiş, daha sonra bütün Fihr soyu bu adla anılmıştır. Üçüncü bir yoruma göre ise “ticaret ve kazanç” anlamındaki tekarruş’ tan türeyen Kureyş, ticaretle uğraştıkları için kabileye ad olarak verilmiştir. Kabilenin atası Fihr bin Malik’in soyu Hz. İsmail’in torunlarından Adnan’a bağlanır. Bu soy Galib, Lüey, Kaab, Mürre, Kilab, Kusay, Abdi Menaf, Haşim, Abdulmuttalib ve Abdullah zinciriyle de Hz. Muhammed’e ulaşır. Haşim’den başlayarak Haşimiler ola­rak anılan bu koldan başka Fihr soyundan daha birçok kabile sürmüştür. Bunların en ünlüleri, Kaab’m Huseys ve Adiy adl